31 Mayıs 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6306 sayılı Kanuna göre; eski bir bina için, Bakanlıkça onaylanmış “ekonomik ömrünü tamamlamış” olduğu konusunda bir rapor verilir ise; arsa sahipleri yeniden yaptırma, müteahhit seçimi, yeni dairelerin büyüklüğü gibi konularda “oybirliği” yerine üçte iki çoğunluk aranmakta. Böylece ülke genelinde kamu sağlığını ve güvenliğini tehdit eden, depreme karşı da dayanıksız olan binaların yenilenmelerinin önündeki “oybirliği” engeli de ortadan kaldırılmış oldu. Böylece ekonomik ömrünü tamamlamış binaların yeniden inşasında tüm maliklerinin muvafakati aranmamakta, bir veya iki daire veya dükkân sahibinin karşı çıkmasıyla da engellenememektedir.
BİNALARIMIZI NEDEN YENİLİYORUZ?
Tarihi birikimleriyle ön plana çıkan ülkeler geçmişten kalan ve konut olarak kullanılan binalarına gözleri gibi bakarken, Türkiye’de ise tam tersi bir durum söz konusu.
Ülkemizde, içinde yaşadığımız binaların büyük çoğunluğu 1975 yılından sonra ve yine 1975 yılında hazırlanan eski AFET YÖNETMELİĞİ’ne göre ve eski yapım teknolojileri olan elle karılan betonlar ve düz tip yapı çelikleri kullanılarak yapılmıştır
Adana ise deniz kenarında bulunması, nem oranının ve yer altı su seviyelerinin yüksekliği, eski yapıların betonarmesinde genellikle deniz kumu kullanılması, temel ve bina izolasyon tekniklerinin uygulanmaması gibi nedenlerle inşaat çeliklerinin aşırı derece paslanması ve çürümesi ile dikkat çekmektedir. Bu paslanma ve çürümeler ise beton yüzeylerde çatlamalara ve dökülmelere yol açmaktadır.
Eski binalardan alınan beton numunelerinin yapılan analizlerde düşük seviyelerde olduğu, bu seviyenin modern teknoloji ile üretilen beton kalitelerinden çok alt seviyede olduğu görülmektedir. Bu yapılarda kullanılan Yapı Çeliği cinsi ise artık çelik betonarme yapılarda kullanılmamaktadır.
Modern teknoloji ve yapılan bilimsel çalışmalarla daha kaliteli ve dayanıklı beton sınıfları ve Yapı Çeliği cinsleri üretilirken, teknik özellikleri yüksek yeni Beton Santralleri, Beton Mikserleri, Pompaları ve her türlü inşaat malzeme ve makineleri de yapılarda kullanılmaya başlanmıştır.
2001 yılında 4708 Sayılı Kanun’un çıkarılması ise yapıların denetlenmesi konusunda yeni bir milat oldu. Yeni kanun ile projecilerin sorumluluğunun yanı sıra, Yapı Denetim firmaları da sorumlu kılınmış, Şantiye Şefliği zorunlu hale getirilmiş, zemin etütleri daha sağlıklı yapılmaya ve imalatlarda kullanılan Beton ve Yapı Çeliği kalitelerinin proje değerlerine uygun olup olmadığının kontrolleri yapılarak denetim altına alınmaya başlanmıştır.
Bu nedenle, BDM Yapı olarak sağlıksız ve eski binaları yıkarak günün teknolojisine uygun, daha dayanıklı, uzun ömürlü ve çağdaş yapıların inşasına başladık. Şehrin muhtelif noktalarındaki kentsel dönüşüm çalışmaları ile eskiyen, ekonomik ömrünü doldurmuş binaları yıkarak, depreme dayanıklı, semt dokusuna uygun ve akıllı bina özelliklerine sahip yeni yaşam alanları oluşturuyoruz.
Başvuru Formu